Home Blog Page 45

1878 Felaketi

1878 yılı Rusya’nın batılı güçler tarafından Türkiye’nin doğusundaki Kars vilayetine ve batısındaki Bulgaristan‘a bizzat saldırtıldığı ve nihayetinde Rusların İstanbul’a girdiği ve ardından 1912 Balkan Savaşı’nı ve 1914 Birinci Dünya Savaşı’nın tetikleyerek Osmanlı İmparatorluğu’nun ortadan kaldırıldığı talihsiz bir yıldır.

Devamında Meşrutiyet ortadan kaldırılmış, Türkiye’de 33 yıl süren bir istibdat dönemi yaşanmış, sürekli topraklar kaybedilmiş,  Adriyatik Denizine olan kıyılarımız elimizden çıkmış, Kars bölgesi 40 yıllık Rus işgaline uğratılmış, Kıbrıs İngilizlere güya kiralanarak elimizden çıkarılması süreci başlatılmış ve bu sayede İngiltere’nin Hindistan yolu açılmış, Batum da Ruslara teslim edilerek Osmanlı İmparatorluğu perişan olmuştu.

Aslında bu İngiltere’nin başarıyla neticelendirdiği bir oyun planının başlangıcı olup, neticede hem Osmanlı imparatorluğu hem de Rus Çarlığı ortadan kalkmıştı. Neticede, İngiltere 1923 Lozan görüşmeleri esnasında karşımıza Hindistan imparatoru olarak oturmuştur.

Türkiye, Cumhuriyet ile birlikte 1923 yılında her ne kadar bağımsızlığını kazanmış olsa bile artık büyük bir güç değildir ve ikinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD, İngiltere, Rusya’nın Yalta konferansındaki paylaşımları neticesinde Türkiye örtülü Amerikan işgaline uğratılmış ve büyük güç olmaktan yoksun kalmanın bedeli çok ağır olmuştur. Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sonrası ABD’ye yanaşmasıyla tam bağımsızlığımızı yitirmeye başladık. ABD ile 1947’de Truman, 1948’de Marshall ve 27 Aralık 1949’da eğitim anlaşmaları imzalandı. Bu anlaşmalar, öncelikle ekonomik alanda dışa bağımlılığı getirdi.

1878’de Rus askerleri tarafından işgale uğratılan İstanbul, ardından esas gizli aktör İngiltere tarafından beş yıl süreyle işgal edilmiştir.

1878 felaketi ile birlikte Rumeli ve Anadolu’da eşzamanlı olarak başlatılan Rusya’nın işgal hareketleri neticesinde Osmanlı’nın Avrupa’da ve Kafkasya’da kolu kanadı kırılmıştır. Esas aktör olan İngiltere’nin 1878’de Rusya’yı Osmanlı Türkiye’sine saldırtmasının ardından 30 yıl sonra, bu kez de Yunanistan’ı Anadolu’ya saldırtmış ve fakat 1878 felaketinden üç yıl sonra doğan Atatürk’ün stratejik liderliği sayesinde Rusya ile ittifak yapılarak Yunanistan Anadolu’dan ve patronu İngiltere ise İstanbul’dan kovulmuştur.

Demek ki önemli olan dövünmek şikayet etmek ağlamak değil fakat stratejik düşünmek, uygulamak ve çökmekte olan Osmanlıya bulaşan büyük güçler arası da denge politikası izlemek acziyetinin terkedilerek,  yeniden büyük güç olma yolunda mücadele etmektir. 

İşgalci Rus askerleri o sandal ve kayıklardan indirmek için İngilizlere 1878 de Kıbrıs’ı sözde kiraya vermiştik. 1914 de kiracılar adayı işgal ettiler sonra da bizden gitti.

İstanbul için korkutucu günler yaşatan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı döneminden bir kare. Yeşilköy’e kadar gelen Rus Ordusu Küçükçekmece’de. Benzer açı ile 2018 yılında aynı yere bakış.

1878 de Kıbrıs’ın İngiltere’ye kiraya verilmesinden buyana Atlantik-Avrasya dengesindeyiz.
1878-1945 arası İngiltere-Rusya dengesine oturan Türkiye, Yalta sonrasında Amerika’ya devredildi, 3 kıtaya yayılmışlık, bir alt bölgeye indirgendi. Pusulamız, 1878 İngiliz-Rus dengesi. Ayestafanos 1878 Dengesi
The Turks in India kitabı 1879 yılında basılmış. The Hindu gazetesinin kuruluş tarihi de 1878.

Yeşilköy. Eski adıyla Ayastefanos. 1204 de İstanbul’un Haçlılar tarafından istilasında, Haçlı Ordusu Kumandanlarının ilk ayak bastıkları yer. 1878 yılının Şubat ayında 40.000 kişilik Rus Ordusunun geldiği köy. II. Abülhamit’in tahttan indirilip sürgüne  gönderilmesi kararının alındığı yer.

Filibe 1878 Büyükdedem. Büyükdedem İsmail Kosoğlu, Ustina köyü Pazarcık, Filibe. Çatık kaşlı, yörük cepkenli, başlıklı, çoraplı, Ağa duruşlu. Rodop yamacındaki Ustina köyünde iken tütün ve gülyağlarını Rodop köylerine satarmış. Büyükdedem, Rumeli yörüğü İsmail Aga, Tatarpazarcık, 1870’li yıllar. Yörük kıyafeti ile.

Rumeli’nde ne kaldı? 1878’de Bulgar geldi büyükdedemin altınlarına el koydu; çıldırdı.

Rus askerleri Küçükçekmece Mimar Sinan Köprüsünde 1878. 93 Harbi

Mutemet Sokak, Fatih

Fâtih,  Mutemet Sokak, 1961. Bülent Ağaoğlu-Levent Ağaoğlu ikizler. Hafızamdaki çocukluğum ve ellerimle tuttuğum umut balonları.

Küçük Bey’in
 
Payitahttayım
Fâtih’te
Mutemet Sokak
Evlâd-ı Fâtihân
 
Büyük Atalar
Küçük çocuk
Kütüklerde Levent
Yüreklerde Levkoşe
 
Anasının Kuzusu
Ataların Kızıl Elma’sı
                                                              
Ellerde balonlar
Küçük beyinde
Büyük düşler
 
Mutemet’in
Dik sokağında
Lapa lapa karlar
Hayallerde
Çocukları sevindiren
Büyükler
Hediye ambalajında
Haki yeşili kızaklar
 
Sokakta yollar
Arnavut Kaldırımlar
Yürünecek
Aşınacak
 
Yollarda yıllar
Yaşanacak
Gözlerde
Hülyalar, Hayaller
 
29 Eylül 2019
  • Levent Ağaoğlu; Şair-Düşünür. Fâtih, 20 Eylül 1958 doğumlu. Bilgelikle yoğrulmuş Evlâd-ı Fâtihân ana babanın evlâdı olarak Fâtih’te, Vakıf Gureba’da doğdu (1958), “Pâyidâr ol evlâdım” diyen büyüklerinin ellerini öperek Mutemet Sokak’da ve Akşemsettin’de büyüdü. Payitaht bir başka idi. Sultan Fâtih Mehmed’in Tuğrasına nakşettiği tavır ve kararlılıkta olmayı seviyor: Hep daim. Her daim.
  • Anası Makedonya Üsküp, babası Bulgaristan Filibe’den gelmiş Rumelili bir Evlâdı Fâtihân olmak, çocukluğunu Fâtih Camii’nin eteklerindeki Mutemet Sokak’ta yerleşmiş bir aile içinde geçirmiş olmak benim açımdan bütün yaşantımı şekillendiren mühim bir talih ve fırsat olmuştur.
  • Nerelisin diye sorduklarında cevabım hep “Fâtihliyim” olmuştur. Fâtihli hep Hakk’ın peşinden giden, hakkı arayan, hak yedirmeyendir. Fâtih’lilik haksızlığa karşı çıkan, sesini çıkartan, isyan edendir. Fâtihlilik dinleri, dilleri, insanları, cinsleri birbirine eşit olarak görendir. Bütün bu ilkeler Fâtih’in Bosna’daki Katolikler için yazdığı bir fermanda kayıt altına alınmıştır.
Mutemet Sokaklı
Fevzipaşalı
Taşmektepli, Atikalili
Akşemsettin Koyunbabalı
Ali Emîrî Efendi’li
 
7 Temmuz 2018

 

Mutemet Sokak, Fatih

Mutemet Sokak No.19. Doğduğum Ev.

IMG_0386 Video

  • Babamın teyzesinin binasında bodrum katta yedi yıl boyunca oturduk. Oyun oynadığımız bir arka bahçemiz vardı. Dik bir yokuşun olduğu bir sokaktı. Rahmetli halamın beyi Şevki enişte Amerikan Konsolosluğu’nda baş mütercim olarak görevli idi. Amerikan kızağını getirdiydi. Kızağı bize bir sürpriz olarak getirdiğinde kocaman bir paketti. Ne olduğunu bilemediğimizden, “bu ne!” diye sorduyduk merakla. Çok sevinmiştik. Rahmetli Şevki eniştenin hediye kızağıyla biz o dik yokuşta karlı zamanlarda yukardan aşağıya kayıp durduk yıllarca. Mutemet Sokak’ta oturan meşhurlar olarak Erol Büyükburç ve Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Yavuz Kocaömer’i basında okumuştum. Daha sonraları, yazar Müfid Yüksel ve Cem Gürdeniz Amiral’in Mutemet Sokak akrabalarını da kendilerinden dinlemiştim.

 

Babaannemin kızkardeşi Hesna Hanım. Yüreği sevgi ile dolup taşan Cicamız. Mutemet sokaktaki evimizin üst katında otururdu. Beni ve kardeşimi çok severdi. Biz de kendisine Cicianne’yi dilimizin döndüğünce söyleyerek Cica derdik.

Anacığım. Mutemet Sokak’ta evimizin bahçesi. Solda ben, sağda kardeşim Bülent

Mutemet Sokak evimizin giriş kapısı. Solda ben, sağımda kardeşim Bülent.

 

Fâtih Camii, 1960
Levent Ağaoğlu- Bülent Ağaoğlu (İkizler)
Bakkal Nabzi ile

Fâtih Camii ve Fâtih Sultan Mehmet Türbesi,
1958-1965 arasında yaşadığımız Mutemet Sokak’taki
evimize 260 metre uzaklıktaydı.

  • Babamın ayağını fare ısırdı. Yine annemin anlattığı hatıralarıyla, Mutemet sokakta bodrum katında oturuyorduk, tabii nemli, sıhhi olmayan bir ortam, evde fare de bulunabiliyordu, annemin bizler için aşırı hassasiyeti vardı, bir kez de fareler babamın ayağını ısırıyor, 20 gün boyunca tetanoz aşısı oluyor.
  • “Menderesin idamında göbek attılar.” Evet, yine Mutemet Sokaktaki bodrum katında otururken bazı komşular Menderes’in idamı üzerine göbek atıyorlar, annem buna üzüldüğünü, ağladığını defalarca anlatmıştı.
  • Bamya: Amcamın evi Fevzi Paşa caddesinde bize yakın bir yerdi, ben bir ara Mutemet Sokaktaki evimizden çıkıp kendi başıma Amcam ile Muzaffer Yengeye gitmişim, orada evde hiç yemediğim halde bamyayı afiyetle yemiştim. Gülerdik çocukluk işte.
  • Annem Mutemet sokakta ikizlerini gezdirirdi. Annem bizleri çok güzel giydiriyordu, bu fotoğraflara da yansımıştı bizi sürekli gezdirirdi. Sokaklarda tabii ikiz olduğumuz için de sevimli gözüküyorduk, bizi hep severlerdi
  • Çocukluğum 1958-65 yılları arasında Mutemet Sokak’ta geçti yedi yaşıma kadar. Daha sonra şu an Ali Emiri Kültür Merkezi’nin (“o zamanlar bostandı”) karşısında bulunan Akşemsettin Caddesi’nde Vatan Apartmanı’na taşındık, ilkokul birinci sınıfı Fâtih Taşmektep’de daha sonra da Atikali İlkokulu’nda okudum. Fâtih benim kimliğim.
  • Mehmet Akif Ersoy’un doğduğu ev (o zamanlar Sarıgüzel Camii karşısındaydı, günümüzde Balipaşa Caddesinde yerinde bina var, Mutemet Sokağın başlangıcının karşısında)

Anneannem, kardeşi Fuat dayı ile.

  • Levkoşe: Anneannem beni küçükken Lefkoşem diye severdi. Kıbrıs davasının en sıcak olduğu yıllardaki yakıcı özlemin torun sevgisi ile bütünleşmiş hali. Beni iki yaşına kadar Lefkoşe’m olarak sevip okşarken vakitsiz dünyadan göçen Anamın Anacığı, Rumeli Sultanı Feleknaz Funda’nın (1905-1960) müthiş sevgi dolu bir insandı. O zamanlar Kıbrıs olayları da vardı biz küçükken. Makarios’un kötü anlamda “seni gidi Makarios” tarzında çok kullanıldığını gayet iyi hatırlıyorum. Anneannem bizi Orhan dayıya bırakıp annesine acele acele gidermiş, yine bir sefer bizi Orhan dayıya bıraktığında geç gelince de Orhan dayı çok sinirlenmiş… Anlatırlardı.
  • Singer’in sokağı: Fevzipaşa Caddesi’nden Mutemet Sokağa girişte, sol tarafta Singer mağazası vardır ve sokak Singer’in sokağı diye tarif edilirdi. O günün yegâne markası olan Singer dikiş makinaları satılırdı dükkânda.
  • Mutemet evinde oyun kafesi: İkiz kardeşimle birlikte pek yaramaz olduğumuzdan, bize marangozda ahşaptan bir oyun kafesi yapmışlar biz sağa sola uzanmayalım diye. Ama daha sonra birimiz kafesi kaldırır, diğerimiz kafesten dışarı çıkarmışız, birimiz de onun içinde kalırmış öyle.
  • Evin karşısında bakkal vardı. Bodrum katta oturuyorduk. Annem babam 1956 yılında evlendiklerinde 1965 yazına kadar bu evde oturmaya başlamışlar.
  • “Amca alebros”: Sokağımıza çok yakın Akdeniz Caddesi üzerinde Arnavut bir berber vardı. Annem öğretmişti, “amca alebros kes” derdik. Traşımızı Alebros tarzda olurduk ama Alebros ne demek bilmiyorduk.
  • Ayakkabıcı Necmettin: Sokağımızın aşağısında ayakkabı tamircisi Necmettin vardı. Kosovalıydı. Ayakkabılarımızı hep orada tamir ettirirdik. Diplomalı tamirciydi. Duvarda diploması vardı. Zaten eski Yugoslavya doğumlu Rumelililer, hep ayakkabı imalatında bulunuyorlardı. Kendisiyle sohbet ederdik. Sevdiğimiz bir insandı. Yenilerde rahmetli olmuş diye duyduk.

Rumeli Hasreti

Chios Island Greece

by our Senior Correspondent Irfan Benli from Istanbul, Turkey

Cumhuriyet Bayramı Bir Haftalık Milli Bayram ile Kutlanmalıdır

Çin Cumhuriyet Bayramı nedeniyle 1-7 Ekim arası milli bayram nedeniyle tatil idi.

Çin’de en uzun resmi tatil Çin Yeni Yılı ve Çin Cumhuriyet Bayramı zamanında yapılıyor. Yedişer gün resmi tatil yapılan bu iki bayram haricindeki resmi tatillerde üçer gün tatil yapılıyor.

Cumhuriyet bu derece değerlidir.

Hegel felsefesinde devlet

Hegel felsefesinde devlet

Hegel Quotes on State

Hegel Quotes on State

İş Dünyası ve Çay Bardağı

İş Dünyası ve Çay Bardağı

 

Deneyimlerim İhracatta 35+Yıl

 

Deneyimlerim İhracatta 35+Yıl

 

Bölgesel Pazarlar

Bölgesel pazarlar