HomeMAINDış Yatırımlar ve İhracat için Cazip Şehirler, Çin Örneği ve Türkiye

Dış Yatırımlar ve İhracat için Cazip Şehirler, Çin Örneği ve Türkiye

İhracat ve kalkınmada Çin örneği

Ülkemizde Japon modeli konusunda epey bir literatür oluşturulmuştu ve Turgut Özal dönemi de bu konudaki örnek uygulamalar ile doluydu. Fakat Çin modeli sadece ucuz emek ve kalitesiz üretim ile zihinlerde özdeşleştirilirken,  ithalatımızda Çin birinci sıraya yükseltilmiş ve fakat söz konusu modelin ülkemize  uyarlanabilirliği konusu incelenmemişti. Burada değerlendireceğimiz kriter ucuz yemek değildir.

Çinliler 1978 yılında başlayan 50 yıllık bir plan çerçevesinde hızlı kalkınma ve ihracat modelini uygulamışlar ve uygulamaya devam etmektedirler. Buradaki stratejiler ve taktikler konusunda da batı dünyasında bir literatür oluşturulmuştur, fakat bu literatür ülkemizde maalesef incelenmemiştir.

Bir kaç örnek ile bu uygulamalara ışık tutmaya çalışalım. Çin merkezi bir devlet olmasına karşın kalkınma ve ihracat çabalarında yerel yönetim dinamiğini kullanmaktadır.

Örneğin şehirlerin ve ilçelerin girişlerindeki ana yol üzerinde ışıklandırılmış taklar bulunmakta ve üzerlerinde “hoşgeldiniz gelin şehrimize yatırım yapın” tarzında ingilizce sloganlar ile yabancı sermaye bu şehirlere gelmeye teşvik edilmektedir.

Ülkemizde ise yerel kalkınma dendiğinde sadece konunun yurtdışı ile bağlantısı olmaksızın analizini düşünmekteyiz çoğunlukla. Toplum kalkınması ülkemizdeki literatürde bu şekilde oluşturulmuştur. Yasal mevzuat açısından da belediyelerde ihracata yönelik giriş bir mevzuat bulunmamaktadır. Belediyeler ülkemizde tamamen imar ve rant konularına yoğunlaşmışlardır.

Böylece toplumsal dinamiğin en tabandaki en hareketli olan yerel boyutunu siz yurt dışı dünyadan soyutlamış oluyorsunuz ne elde edebilirsiniz. Örneğin ülkemizde kalkınma ajanslarının kurumsal ana internet sayfasındaki bilgiler 2019 yılından kalmadır. 26 kalkınma ajansından söz edilmektedir. Bu ajanslar ne derece uygulamaya dönük hızlı çabalar içerisindedirler bunu değerlendirmek lazımdır.

En önemli bir nokta olarak Çinlilerin dünya pazarlarını ele geçirmelerindeki sebep ucuz emek değil ama organizasyon becerileridir.  Dünyada emtiaların, hammaddelerin, yardımcı maddelerin belli bir dünya piyasası vardır ve  Çin de alımlarını bu fiyatlar üzerinden yapmaktadır. Fakat rakiplerinden daha düşük fiyat verebildiyse, bu en önemlisini organizasyon becerisi olarak dile getirdiğimiz beceriler ile ilgilidir.

Çinliler bu karmaşıklığı çok iyi idare edebilmekte ve yönlendirebilmek tedirler. Biz ise bunun farkında ve ayırdında değiliz. Belli klişelerle düşünme alışkanlığımız bizi bu bilgileri sorgulama ve gerçeği bulma konusunda çekingen ve ilgisiz kılmaktadır.

Ayrıca Çinliler bu girişimlerinde sahil bandını, kuzeydeki diyelim Pekin‘den Hong Kong‘a kadar olan bölge içerisindeki sahil bandını dünyaya kendilerini gösterebilecekleri bir vitrin olarak tasarlamışlar ve kıyıdan 100 km içeriye kadar olan bandı tamamen Modern Çin olarak, yabancıların “Çin böyle ne kadar hızlı kalkınmış”  diyecekleri tarzda organize etmişlerdi.

Çin’in en önemli vitrini bu sahil bandı şehirlerde iken, 100 km’den sonra ise içerlerde başka bir dünya, gelişmemiş Çin yer almaktadır, ama zaten yabancılar 101. km’ye pek ulaşmamaktadır.

Ülkemizin sahil bandı şehirleri, özellikle Ege ve Akdeniz bölgeleri turizm ağırlıklı olduğu için aslında bu aynı zamanda bir avantaj teşkil etmektedir, çünkü buralara yoğun olarak yabancı ziyaretçiler gelmekte ve gelenler arasında iş adamları yoğunlukla yer almaktadır.

Yabancı işadamlarının da ziyaret ettiği bu yerlerde, ayrıca yabancı dil bilen uzmanlarla kuvvetlendirilmiş ihracat ajanslarının buralarda yer alması önemlidir.

Türkiye’nin dört yanı denizlerle çevrili olduğu için iç kısımlardaki iç Anadolu, doğu ve güneydoğu Anadolu gibi bölgeler de kolaylıkla yakın limanlara ulaşım açısından avantajlı konumdadırlar. Ayrıca ülke içi demir yolu ağlarının genişletilmesi ihracat bulunmayan şehirlerin bu kalkınma ve ihracat potasına girmeleri açısından da önem taşımaktadır.

Kanton (Çin) Modeli-Yeni Akdeniz

Küresel bir ihracat dinamosu olarak Kanton (Çin) Modeli, Türkiye merkezli bölgesel işbölümü önerisi açısından birçok ipuçlarını içerisinde taşımaktadır. Kanton bölgesi, Hong Kong ile birlikte değerlendirildiğinde ne denli büyük bir güç teşkil ettiği daha iyi anlaşılmaktadır.

Çin’in dış ticaretinin %40’ı Hong Kong’a komşu Kanton bölgesinden yapılmaktadır. Hong Kong’un yıllık dış ticareti 400 milyar dolar olup, bunun 160 milyar doları Çin ile olan dış ticarettir. İhracata yönelik üretim yapan JV fabrikalar Kanton bölgesinde yoğun olarak yeralmaktadır. İhracata yönelik çalıştıklarından, ithal lisansı alabiliyorlar. Asya-Pasifik’in ticaret merkezi olan Hong Kong bağlantısından yararlanıyorlar. Çin’in dünyaya açılımı da bu bölgedeki JV yatırımlarla gerçekleştirilmiştir.

Bu yatırımlar ABD, Tayvan, Hong Kong ve Tayland firmaları tarafından yapılmış olan tabakhane, ayakkabı ve saraciye fabrikası yatırımlarıdır. Bu yatırımlar bilhassa İnci Nehri deltası civarında yoğunlaşmıştır. Hong Kong’dan eyaletin başkentine karayoluyla 3 saatte ulaşılmaktadır. Eyalet başkentine kadar yine delta boyunca birçok şehir dizilmiş olup bu şehirlere deniz otobüsleri ile de ulaşılmaktadır.

İnci Nehri deltası küresel bir üretim üssü hüviyetindedir. Tüketim sanayine yönelik sayısız yabancı yatırımlı JV fabrikalar burada inanılmaz bir insan ve mal trafiği yaratmaktadır. Konteynerler, deniz otobüsleri, inip kalkan uçaklar, TIR’lar baş döndürücü bir dinamizm yaratmaktadır.

Pekin Modeli

Halen yüzde 28.4 payıyla dünyanın en büyük imalat sanayisine sahip Çin, birçok sanayi uzmanının katıldığı gibi (WSJ), “daha yaratıcı, daha rekabetçi”, giderek teknoloji bileşeni daha yüksek (elektrikli taşıtlar, güneş enerjisi panelleri, bilgisayar, cep telefonu, 5G…) ürünlerle dünya piyasalarında kendine yer açmanın ötesinde, egemen olmaya, diğer bir deyişle, yeni bir dünya düzenini inşa etmeye doğru gidiyor.

Diğer taraftan, otomotiv piyasalarında Avrupa Birliği-Çin rekabeti örneğinde olduğu gibi, üretkenlik düzeyleri arasındaki farklara bağlı olarak kimi zaman, korumacı önlemler de yeterli olmayabiliyor. Örneğin, bir Financial Times araştırmasına göre, Çin, iç pazarda 20 bin Avroya sattığı otomobilleri Avrupa’da 40 bin+ Avroya satabilmektedir. Bu koşullarda AB’nin ithalat vergisini yüzde 30’a hatta yüzde 50’ye çıkarması bile Çin şirketlerin kâr marjını caydırıcı olacak düzeyde etkileyemeyecektir.

Çin modeli, ekonomiyi ve siyaseti birlikte düşünen bir anlayışa, devlet kapitalizmine tabi özel kapitalizme dayanıyor. Planlama, yönlendirme, mali teşvik, destek, gerektiğinde devletin doğrudan katılımı, şirketleri birleşmeye zorlayabilme, bu rejimin bileşenleri içinde. “Pekin modeli”nin, güçlü devlet, vasıflı disiplinli bürokrasi, gelir dağılımı dengelerini denetim altında tutmaya, toplumsal istikrara özellikle önem veren bir siyasi parti (“modern prens”) gibi özellikleri de var. (Ergin Yıldızoğlu)

Türkiye’de Dış Yatırımlar ve İhracat için Cazip Şehirler

 

Son yıllarda Türkiye’de yatırımların artış gösterdiği şehirler hangileridir

Son yıllarda Türkiye’de yatırımların önemli ölçüde arttığı bazı şehirler var. İşte öne çıkanlardan birkaçı:

Büyükşehirler:

İstanbul: Türkiye’nin finans ve ticaret merkezi olması nedeniyle her zaman yatırımcıların gözdesi olmuştur. Son yıllarda ise ulaşım, turizm ve teknoloji gibi alanlarda yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır.

Ankara: Başkent olması ve kamu yatırımlarının yoğunlaşması nedeniyle Ankara da yatırımların arttığı şehirler arasındadır. Özellikle savunma sanayii, bilişim ve Ar-Ge alanlarında önemli yatırımlar yapılmaktadır.

İzmir: Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir, son yıllarda limancılık, lojistik ve turizm alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır. Ayrıca, Ege Bölgesi’nin kalkınma merkezi olması da yatırımları cezbetmektedir.

Diğer Şehirler:

Gaziantep: Sanayi şehri olarak bilinen Gaziantep, son yıllarda tekstil, gıda ve makine sektörlerinde yapılan yatırımlar ile dikkat çekmektedir.

Bursa: Otomotiv sanayisinin merkezi olan Bursa, son yıllarda Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin de açılmasıyla yatırımların arttığı şehirler arasındadır.

Adana: Türkiye’nin güneyinde yer alan Adana, son yıllarda tarım, lojistik ve turizm alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır.

Yatırımların Artmasına Katkı Sağlayan Faktörler:

Genç ve dinamik nüfus: Türkiye’nin nüfusu genç ve dinamiktir. Bu durum, yatırımcılar için nitelikli işgücü anlamına gelmektedir.

Jeopolitik konum: Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika arasında önemli bir konumda yer almaktadır. Bu durum, Türkiye’yi transit ve lojistik bir merkez haline getirmektedir.

Türkiye’de Yatırımların Artış Gösterdiği Şehirler: Karadeniz ve İç Anadolu

Karadeniz Bölgesi:

Trabzon: Son yıllarda turizm ve tarım alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkan Trabzon, Uzungöl ve Ayasofya Müzesi gibi turistik cazibe merkezleriyle popüler bir destinasyon haline gelmiştir.

Samsun: Samsun’da da son yıllarda turizm ve limancılık alanlarında yatırımlar yapılmaktadır.

Ordu: Ordu’da da son yıllarda fındık işleme ve turizm alanlarında yatırımlar artmaktadır.

Giresun: Giresun’da da son yıllarda fındık işleme ve tarım alanlarında yatırımlar artmaktadır.

İç Anadolu Bölgesi:

Konya: Tarım ve hayvancılık şehri olarak bilinen Konya, son yıllarda tekstil ve gıda sektörlerinde yapılan yatırımlar ile de dikkat çekmektedir.

Kayseri: Kayseri’de de son yıllarda turizm ve havacılık alanlarında yatırımlar yapılmaktadır.

Eskişehir: Eskişehir’de de son yıllarda turizm ve eğitim alanlarında yatırımlar artmaktadır.

Sivas: Sivas’ta da son yıllarda tarım ve enerji alanlarında yatırımlar artmaktadır.

Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde Yatırımların Arttığı Şehirler

Marmara Bölgesi:

İstanbul: Türkiye’nin finans ve ticaret merkezi olması nedeniyle her zaman yatırımcıların gözdesi olmuştur. Son yıllarda ise ulaşım, turizm ve teknoloji gibi alanlarda yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır.

İzmir: Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir, son yıllarda limancılık, lojistik ve turizm alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır. Ayrıca, Ege Bölgesi’nin kalkınma merkezi olması da yatırımları cezbetmektedir.

Bursa: Otomotiv sanayisinin merkezi olan Bursa, son yıllarda Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin de açılmasıyla yatırımların arttığı şehirler arasındadır.

Kocaeli: Son yıllarda sanayi ve limancılık alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkan Kocaeli, Türkiye’nin en önemli sanayi merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Ege Bölgesi:

İzmir: Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir, son yıllarda limancılık, lojistik ve turizm alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır. Ayrıca, Ege Bölgesi’nin kalkınma merkezi olması da yatırımları cezbetmektedir.

Muğla: Muğla, turizm yatırımları bakımından Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biridir. Özellikle Bodrum, Marmaris ve Fethiye gibi ilçelerde turizm yatırımları yoğunlaşmaktadır.

Aydın: Aydın’da da son yıllarda tarım, enerji ve turizm alanlarında yatırımlar yapılmaktadır.

Denizli: Denizli’de de son yıllarda tekstil ve turizm alanlarında yatırımlar artmaktadır.

Akdeniz Bölgesi:

Antalya: Antalya, Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biridir. Son yıllarda turizm altyapısının geliştirilmesi ve yeni tesislerin açılmasıyla yatırımlar artmaktadır.

Adana: Türkiye’nin güneyinde yer alan Adana, son yıllarda tarım, lojistik ve turizm alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır.

Mersin: Mersin, Türkiye’nin en önemli liman şehirlerinden biridir. Son yıllarda limancılık ve lojistik alanlarında yapılan yatırımlar ile öne çıkmıştır.

Hatay: Hatay’da da son yıllarda tarım ve turizm alanlarında yatırımlar artmaktadır.

 


Subscribe For Latest Updates
And get notified every monday at 8:00 am in your mailbox
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular