D5: Kurucu 10 Düşünürlerimiz
- Dava: Oğuz Kağan
- Dil: Tonyukuk. Kaşgarlı Mahmut. Yunus. Dedem Korkut. Fuzuli
- Devlet: Tonyukuk. Bilge Kağan. Yusuf Has Hacip
- Düşünce Gücü: Farabi. Yusuf Has Hacip. Nasreddin Hoca. İbni Sina. Gazali
- Din: Ebu Hanife. Yesevi. Yunus. Maturidi. Hacı Bektaşı Veli
5D1C
- Düşünce: Misyon, Vizyon; Vizyoner Mütefekkirler: 10 Mütefekkir
- Dava: Oğuz Kağan Destanı: Dünya Devleti
- Coğrafyalar: AAA (3 kıta)
- Devletler: 75
- Diller: 75
- Dinler: 7
Felsefeciler:
- Yusuf Has Hacip: Kutadgu Bilig’in yazarı, Türk siyaset felsefesinin kurucusu
- Farabi: Türk İslam felsefesinin en önemli temsilcilerinden biri
- İbn Sina: Tıp ve felsefe alanlarında önemli eserler vermiş bilgin
- Gazali: İslam felsefesi ve tasavvufu üzerine çalışmalar yapmış düşünür
Siyasetçiler:
- Alp Er Tunga: Oğuz Kağan Destanı’nın kahramanı, Türk devlet geleneğinin kurucusu
- Atatürk: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu
- Mimar Sinan: Osmanlı mimarisinin en önemli temsilcilerinden biri
Yazarlar:
- Yunus Emre: Türkçe tasavvuf şiirinin en önemli şairlerinden biri
- Fuzuli: Divan edebiyatının en önemli şairlerinden biri
- Namık Kemal: Tanzimat edebiyatının öncülerinden biri
Bilim adamları:
- Biruni: Astronomi, matematik, fizik ve tıp gibi alanlarda önemli eserler vermiş bilgin
- Ali Kuşçu: Astronomi ve matematik alanlarında çalışmalar yapmış bilgin
- Aziz Sancar: DNA onarımı mekanizmaları üzerine yaptığı çalışmalarla Nobel Kimya Ödülü kazanmış bilim adamı
Bu isimlere ek olarak, Türk tarihinin her döneminde önemli katkılar yapmış birçok düşünür ve bilim adamı bulunmaktadır. Bu kişilerin eserleri ve fikirleri, Türk toplumunun ve kültürünün gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
TEFEKKÜR MEDENİYETİMİZ
5D1C
Tefekkür Medeniyetimiz -8 Tefekkür Kütüphanesi
- Tefekkür Medeniyetimiz
- Tefekkür Atlası
- Tefekkür Tarihi
Tefekkür Medeniyetimizin 3000 yılda ulaştığı Neticeler:
5D1C
Zaman/Tarih: 3000 yıl
Mekan/Coğrafya: 3 Kıta
- D1/Dava: Oğuz Kağan; Dünya Devleti’ni Dava/Misyon edindik
- D2/Düşünce: 10 Devasa Mütefekkir yetiştirdik
- D3/Devlet: 20 devlet kurduk
- D4/Din: 7 dine tefekkür medeniyetimiz ve eserlerimiz ile katkılarda bulunduk
- D5/Dil: 75 dilde yazdık, konuştuk.
- 1C/Coğrafya: 3 Kıta’da, 75 Ülke’de egemenlik sağladık; 16 Nehir boylarında, 11 Deniz/Okyanus sularında dolaştık….
Gözüken odur ki; dört tarafı denizlerle çevrili egemenlik alanlarımızın sınırları;
- Doğu’da Pasifik Okyanusu,
- Güneyde Hint Okyanusu;
- Kuzeyde Karadeniz
- Batı’da ise Akdeniz ile çevrilidir.
ATA’mız Oğuz Kağan’ın “daha çok denizler, daha çok ırmaklar” mirası gerçek olmuştur.
Çin Sedd’inden Rumeli’ne
Kurban Olayım
Asil Ceddi’me
Akdeniz’den Pasifik’e
Bir Kıvılcım Yeter
Aziz Milletime
Nisan 1997, Hong Kong; Levent Ağaoğlu
D1 / DAVA
Türk Düşünce Tarihi-2: Oğuz Kağan Destanındaki Kadim Kavramlar
Oğuz Kağan Destanındaki Kadim Kavramlar
- Bey
- Bilge
- Boy
- Budun
- Gönül
- Hakan
- Kağan
- Tanrı
- Töre
- Tuğ (Bayrak)
- Uluğ
- Bey
D2 / DÜŞÜNCE
Türk Düşünce Tarihi (3) nde Sacayağı: 2200 yılı aşan Kadim Misyon ve Vizyonlar
Tefekkür Medeniyetimiz
1- Misyoner/Vizyoner Mütefekkirler
2- Devletler, İmparatorluklar
3- Coğrafyalar, Havzalar
Ne kadar tefekkür
O kadar mütefekkir
Ne kadar mütefekkir
O kadar Devlet
O kadar İmparatorluk
O kadar Coğrafya
Hülasa; Güç tefekkürde; mütekamil ve mütefekkir olanda…
Özet
2200 yılı aşan kadim tarihimize uzandığımızda, alemlerin yıldızları gibi sonsuza kadar parlayacak olan on Muhteşem Mütefekkir; bizleri bugünlere taşımış ve 3000’li yıllarda da yolumuzu, yönlerimizi aydınlatacak olan; sönmeyen ufuklarımız, sancaklarımızdır.
1- Oğuz Kağan
2- Bilge Tonyukuk
3- Yusuf Has Hacip
4- İmam-ı Azam Ebu Hanife
5- Nizamülmülk
6- Fatih Sultan Mehmet Han
7- Yavuz Sultan Selim Han
8- Katip Çelebi
9- Evliya Çelebi
10- Mimar Sinan
Çağlar aşan Mütefekkirlerimiz;
- Kurucu Misyonu ortaya koymuşlar;
- Tarihten gelen hasımlarımız olan Çin ile İran’ı saf dışı etmişler,
- Avrupa’yı sürekli baskı altında tutmuşlar,
- İman ile Aklı meczedip, İslamiyetin en geniş mezhebini oluşturarak kalplerimizin aynı yönde attığı, gönüllerimizin birleştiği devasa bir coğrafyayı biraraya getirmişler,
- Anayasalarımızı yazmışlar,
- Devlet Nizamını kitaplaştırmışlar,
- Denizler, Irmaklar aşmışlar ve Kıta’ları birleştirmişlerdir.
Tefekkür Medeniyetimizin hasımları ise gelinen noktada;
- tercihlerini Hakimiyet(Hegemonya) yönünde yaparak, muasırrlık boyutunda kısırlaşmış, mütekamiliyet mertebesinden uzak kalmışlar;
- ben merkezli bir Sinosentrik, Aryen, Avro anlayış ile dışlayıcı hüviyet geliştirmişler,
- muhtarını bile seçemeyen köy demokrasisi merhalesine dahi henüz ulaşamamışlar (Çin),
- dini bir sınıfın (mollalar) tasallutunda dini/askeri bir organizasyona dönüşmüşler (İran),
- kendi birliklerini geliştirip büyütürlerken, dışlarına, çeperlerindeki ülkelere sürekli böl/yönet miyopluğu ile kaos ihraç etmişler
- son on yılda Avrupa Birliği’ni Alman Hegemonyası’na dönüştürmüşler (Avrupa),
- tarihten gelen Osmanlı karşıtı Avrupa-İran İttifakı’na Çin’i de ilave ederek, Türkiye’nin bölgesel gücünü hedef almışlardır.
Filozof’un Türkçe karşılığı BİLGE’dir.
- Roma İmparatorluğu’ndaki “Filozof İmparatorlar”(Marcus Aurelius, Iulianus Apostat)’ın karşılığı, medeniyetimizde Oğuz Kağan, Bilge Kağanve“Flozof Papalar” (Gerbertus Aureliacensis, Silvester II, Petrus Hispanus II, Ioannes XXI, Enea Silvio Piccolomini, Pius II, Leo XIII)’ın karşılığı Bilge Tonyukuk, Gazali, Nizamülmülk, Yusuf Has Hacib, Kınalızade, Şeyh Edebali, Hacı Bektaşı Veli, Ahmet Cevdet Paşa’dır.
D3/ DEVLET
Türk Düşünce Tarihi -5: Tefekkür Medeniyetimizin Devletleri, Coğrafyaları ve Mütefekkirleri
İÇİNDEKİLER
ÖZET
GİRİŞ
- Anayurt ve İlk Genişleme
- Türk Devletleri Kronolojisi
- Türk Devletleri ve Denizler
- Türk Devletleri’nin Egemenlik sağladığı Ülkeler
- Emperyal Vizyon
TÜRK DEVLETLERİ
- Çu Devleti ve Çin Hanedanları
- Hunlar/Büyük Hun İmparatorluğu
- Batı Hun İmparatorluğu
- Avrupa Hun İmparatorluğu
- Ak Hun İmparatorluğu
- Göktürk Kağanlığı
- Avar Kağanlığı
- Hazar Kağanlığı
- Uygur Kağanlığı
- Karahanlı Devleti
- Gazne Devleti
- Büyük Selçuklu Devleti
- Anadolu Selçuklu Devleti
- Harezmşahlar Devleti
- Altın Orda Devleti
- MEMLUK Sultanlığı
- Timur İmparatorluğu
- Safevî Devleti
- Babür İmparatorluğu
- Osmanlı İmparatorluğu
TÜRK DEVLET FELSEFESİ
- Türk Devletlerinde Mütefekkirler
- TÜRK DEVLET FELSEFESİ
- TEMEL KAVRAMLAR
Kaynakçalar
Kaynaklar
ÖZET: “3000 yılda 20 Devlet kurduk”
Devlet kavramı, tefekkür ile birebir ilgilidir.
Tefekkür neticesinde kuruluyor devletler.
En uzun süreli devletler olan Hun İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu olguları; başlangıç ve bitiş tefekkürlerinin sağlam olduğunu, kalıcı olduğunu göstermektedir.
Tefekkür Medeniyetimizin ayırdedici vasfı Devlet kurma kabiliyeti ve teşkilatlandırma maharetidir.
3000 yılda kurulan Devlet sayısı 20’dir.
- MÖ 1100 – 0: 3 Devlet
- MS 0- 500 : 2 Devlet
- MS 500 – 1000: 6 Devlet
- MS 1000 – 1500: 7 Devlet
- MS 1500-2000: 2 Devlet
İlk devlet Çin topraklarında MÖ 1000’li yıllarda hayat bulan Çu Devletidir.
Türkler 3000 yılda 20 Devlet kurmuşlar, 75 ülkede egemenlik tesis etmişlerdir. Bu devletlerin 2 si hariç diğer 18 tanesi denizlere kıyısı olan devletlerdir.
En fazla ülkede hakimiyet sağlayan Devletimiz ise; Devlet-i Ali olarak adlandırılan Osmanlı İmparatorluğudur.
En uzun süreli devletler sırasıyla:
- Osmanlı İmparatorluğu, Osman Gazi,1299-1922: 623 yıl
- Büyük Hun İmparatorluğu Teoman, MÖ 220- MS 216 : 436 yıl
- Karahanlı Devleti, Bilge Kül Kadir Han, 840-1212: 372 yıl
- Hazar Kağanlığı , Böri Şad, 651-983 : 332 yıl
- Babür İmparatorluğu, Babür, 1526-1858: 332 yıl
şeklinde gerçekleşmiştir.
Kurulan 20 Devlet arasında en uzun süreli olan ilk 2 Devlet ise; ilk kurulan HUN İMPARATORLUĞU ile son kurulan OSMANLI İMPARATORLUĞU olmuştur.
Türk Devletleri’nin Egemenlik sağladığı Ülkeler sıralamasında ise;
- 10’ar Devlet ile Özbekistan, Rusya ve Türkmenistan
- 9’ar Devlet ile Afganistan, Çin
- 8’er Devlet ile Kazakistan, Tacikistan
- 7’er Devlet ile Gürcistan, İran, Pakistan
ilk 10 ülke arasında yeralmıştır.
Kurulan 20 Devletin 17 adedi Asya’da, 2 adedi Avrupa’da (Avrupa Hun, Osmanlı İmp), 1 adedi ise Afrika’da (Memluklar) merkezlenmiştir. Ağırlık merkezi Asya’dır.
En çok egemenliğin sağlandığı ülkeler Asya (ÖnAsya-Avrasya-Türkistan-Doğu Asya) coğrafyalarında sıralanmıştır. Avrupa ve Afrika coğrafyalarında ise egemenlik 1 veya 2 Devlet ile sağlanmıştır.
Toplam 11 denizin kıyılarında egemenlik sağlanırken, en çok sayıdaki devletler Hazar, Karadeniz, Umman Denizi ve Basra kıyılarında kurulmuştur.
Menşedeki 1600 yılda (MÖ 1100- MS 500) devletlerimizin çatısı Çin’de çatılırken, MS 750 yılındaki Talas Savaşı ile Çin’in Ortadoğu’ya inişinin önü kesilmiş ve Türkler Maveraünnehir, Horasan, İran ve ardından Ortadoğu coğrafyasına (Irak, Suriye) yerleşerek bölgede devletler kurmuşlar, Hanedanları ele geçirmişlerdir.
1071 yılında Anadolu fethedildikten sonra, 300 yıllık mayalanma döneminin ardından bu sefer de Rumeli fetihlerine çıkılmış ve 600 yıllık Rumeli İmparatorluğunun önü açılmıştır.
Sarı Nehir boylarında temelleri çatılan Çu Devleti, Mavi Tuna boylarında Devlet-i Ali olarak kendini devam ettirmiştir.
Günümüzde Asya’ya ilişkin tarihi referanslarımız Moğolistan’daki Orhun Yazıtları ve Bilge Kağan ile başlatılmakta, MS 700 lü yıllara tarihlenen Göktürklerin devlet oluşumlarının öncesine uzanılmamaktadır.
Halbuki, Türk devlet oluşumlarının hayat bulduğu coğrafya Çin topraklarındaki Kansu ve Shensi eyaletlerinin yeraldığı topraklarda MÖ 3000 li yıllardan başlayan ve MÖ 1000’li yıllarda Çu Devletinin kuruluşuna giden süreçlerdir.
MÖ 200’lerin başında Oğuz Kağan tarafından kurulan, efsaneleştirilen ilk Cihan Devletimiz olan Hun Devleti’nin misyonu ise tarihte yerini alan tüm Türk Devletlerinin vazgeçilmez misyonu olmuştur:
Daha deniz, daha müren (ırmaklar)
Güneş bayrak olsun, gök kurikan (çadır) !
ATAM Oğuz Kağan
Türkler; Çin’e karşı Araplarla ve İran’a karşı Kürtlerle ittifak yaparak hasımlarını saf dışı ettiler.
İslamiyet ve Hilafet Türkleri geniş coğrafyalara ulaştırmıştı.
Çöküşten İslamiyeti ve Hilafeti sorumlu tutan kasıtlı düşünce neticesinde önce Araplarla savaşıldı ve İmparatorluk battı.
Ardından Cumhuriyet kurulduktan sonra Kürtler üzerinden bu sefer yeni kurulan Cumhuriyet hedef alındı.
Hasımlarımızın ana hedefi Türklerin Arap ve Kürtlerle yeniden ittifakını önleme üzerine kuruludur.
Türkler hasımları Çin’i safdışı bırakarak Ortadoğu’ya inmelerine engel olmuştu.
Aynı şekilde İran’ı safdışı bırakarak Türkler Ortadoğu’daki konumlarını sağlamlaştırdılar.
Türkleri Ortadoğu’dan uzak tutmak isteyen güçler, Suriye Mısır ve Irak üzerinden bu ittifakları düşmanlığa dönüştürme stratejisi uyguluyorlar..
Ortadoğu: İmparatorluklar’dan Parçalanmaya
5000 yıllık tarih sürecinde 16 adet imparatorluğa evsahipliği yaparak, birlik yapılarını gelenekselleştiren Ortadoğu’da, 20. yüzyıl başlarından itibaren 50 yılda 20 devlet oluşumu ile bölge böl-yönet politikalarına teslim edilmiştir.
Birleşik Krallık, Birleşik Devletler, Avrupa Birliği benzeri Batılı yapıların; kendileri dışındaki birlik oluşumlarına tahammülü bulunmamaktadır.
Türkler, Talas Savaşı (740) ile Çinlilerin, Selçuk yayılımı ile (1000’li yıllar) Bizanslıların Ortadoğu’ya inmelerinin önüne geçtiler. Böylece, iki emperyal imparatorluğun dünyanın merkezine inmelerine mani olundu.
D4 / DİN
Tefekkür Medeniyetimiz -7: Dinler
İÇİNDEKİLER
ÖZET
A- TÜRKLERİN İNANÇ YOLCULUKLARI
B- DİNLER
1. Gökdini
2. Maniheizm
3. Budacılık
4. Zerdüştlük
5. Müslümanlık
6. Hristiyanlık
7. Musevilik
C- FARKLI İNANÇLARA SAHİP TÜRK BOY VE TOPLULUKLARI
D- TEFEKKÜR MEDENİYETİMİZ
—————————————————
ÖZET
Asya’nın Yenisey ve Orhun boylarında taşa yazılan TENGRİ inançları ile başlayan Türklerin inanç yolculukları, Dunhuang mağaralarındaki Budist resimler ve tapınaklar, ahşap direkli Semerkant, Buhara Camileri, Ahlat mezar taşları, Anadolu coğrafyasındaki Kapadokya yeraltı kiliseleri, Göbeklitepe Tapınağı, Karaim Sinagogları, Karamanlı Ortodoks Kiliseleri, Küçük Asya’nın kadim mitolojileri, Sümer Tanrıları, Rumeli dergah ve tekkeleri ile çeşitlenip zenginleşmiştir.
Türklerin Tengricilik (Göktanrı) ile başlayan dini inançları, Maniheizm ve Budacılığın ardından Semavi dinlerle buluşmuş, 7 dinde inançlarını sürdürmüşlerdir.
21.yüzyılda Asya ve Avrupa’ya dağılmış 35’i aşkın Türk boy ve toplulukları 5 dinde inançlarını devam ettirmektedirler:
Müslümanlık…………..17 boy
Hristiyanlık…………….11 boy
Şamanist ……………….4 boy
Budist …………………..3 boy
Musevi…………………..2 boy
35 boyun yarısının tercihi Müslümanlık, dörtte üçünün tercihi ise Müslümanlık-Hristiyanlık şeklinde olmuş, Şamanizm-Budizm şeklindeki Asya inanışları ise boyların %20’sinin tercihi şeklinde olmuştur.
A- TÜRKLERİN İNANÇ YOLCULUKLARI
Tengri
Türkçe’de tespit edilen ilk kelime Tengri’dir (Tanrı). Türklerin kuvvetli inançlara sahip oldukları, kavramsal çerçevenin kadim ve kuvvetli olduğu görülmektedir.
Göktanrıclık, daha sonra Yakut Türkleri üzerinden Amerika’lara da atlayacaktır.
Türkler, Göktanrı inanışları ile Çin’lilerin inanç dünyalarını da dönüştürmüşlerdir.
İslamiyet ve Hilafet
İslamiyet ve Hilafet, Türklerin kadim hasımları Çin ve İran’a karşı olan mücadelelerinde; galabe çalmalarına neden olmuştur.
Horasan Türklerinden Ebu Hanefi’nin sistemleştirdiği Kuzey İslam’ı yani Hanefilik İslamiyet’in %56 sını teşkil etmektedir. Akıl ve İman birbirinin destekçisidir. Tasavvufi inanışlar, mezhep ayırımını ortadan kaldırmış, Bektaşilik, Osmanlı’nın Avrupa’da yayılmasının altyapısını teşkil etmiştir.
Ana Eksenler
- Çin, İran, Rusya ve Avrupa’da önemli bir Müslüman Türk nüfusu;
- Çin ve Rusya’da Budist Türk nüfusu
- Rusya ve Doğu Avrupa’da Hristiyan ve Musevi Türk nüfusu yeralmaktadır.
Kutsal Toprakların Ülkesi
Türkiye, kutsal toprakların ülkesi: Ana Tanrıça Kibele Kültü, Meryem Ana Evi, İznik Konsülü, Ortodoksluğun Türkiye topraklarında hayat bulması, 7 kutsal kiliseler, Ayasofya Kilisesi, Mimar Sinan Camileri, Medreseler, Külliyeler, İbrahim Peygamber Urfa, Nuh Peygamber, Nuh’un Efsanesi, Harran, Aziz Paul, Antakya, Tarsus, Kapadokya Yeraltı Kiliselerindeki ilk Hristiyanlar, Göbeklitepe (MÖ 8000), Süryanilik, Aramilik, Nesturilik, Doğu Hristiyanlığı hep ülkemiz topraklarındaki inanç yolculuklarıdır.
Nil – Amuderya (Ceyhun) Nil nehri ile Ceyhun (Amuderya); Nil’in İskenderiye ve güneyde El Uksur Vasıt noktalarından başlayarak doğuya doğru iki paralel çizgi çekildiğinde arasında kalan şehirler; İskenderiye, Memphis, Kahire, Şam, Kudüs, Harran (çeperinde) Yeruşalayim, Ninova, Bağdat, Babil, Basra (çeperinde), Uruk (çeperinde), İsfahan (çeperinde), Nişapur, Buhara, Semerkant.
Türkler, Nil-Amu Derya/Ceyhun ekseninde gerçekleşen kıtalararası kültür temaslarında, doğudan Semerkant ucundan başlayıp, batıya doğru yolculuk süreçlerinde var olmuşlardır.
Ana İstasyon: Maveraünnehir Sarı Nehir (Huang Ho) – Ceyhun veya Orhun nehri – Ceyhun arasındaki mesafe ile Ceyhun – Nil arasındaki mesafe birbirine eşittir. Türkler, yüzyıllar süren Batı’ya yolculuklarını ara istasyon Maveraünnehir (Ceyhun-Seyhun) olacak şekilde gerçekleştirmişlerdir.
Hanefilik Ekseni 700’lü yıllarda İslamiyetin erken çağlarında Horasanlı Bilge İmam-ı Azam Ebu Hanife, İslamiyetin sistemleştirilmesinde sabırlı ve gerçekçi, imanı akıl ile meczeden adımlar atarak, İslamiyetin en geniş mezhebinin ilerde Balkanlardan Hindistan’a, Bengaldeş’e; Tataristan’dan Mısır’a uzanacak bir iman&gönül birlikteliği yaratılmıştır.
Hindistan Türkiye ve Türkistan haricindeki coğrafyalardan Hindistan’da Türk Babür İmparatorluğu İslamiyeti altkıtada zengin bir medeniyet seviyesine yükseltmiş, Yamuna nehri kenarındaki Agra kentini Taç Mahal ile şenlendirmiştir. Osmanlılar döneminde ise İstanbul’da Hint Tekkeleri varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Osmanlı’da Semavi Dinler Osmanlı, Semavi dinlerin hepsinin temsilini üstlenmiş; İslamiyeti Hilafet, Ortodoksluğu İstanbul Patrikhanesi, Museviliği Hahambaşılık, Ermeniliği Patriklik ile temsil etmiştir.
Hristiyanlığın kökleri Filistin ve Anadolu topraklarıdır.
Doğu Hristiyanlığı’nın Ermeni, Süryani ve Rum Ortodoks kilise ve inançlarının kökeni Türkiye topraklarıdır.
Protestanlığı ortaya çıkaran Osmanlı diplomasisidir.
Katolik Hırvatlar, Ermeniler, Arnavutlar, Polonyalılar, Macarlar, Rumlar Osmanlı ile olumlu ilişkiler içinde olmuşlar Polonya ve Macaristan’ın bağımsızlık mücadelelerinin merkezi Osmanlı toprakları olmuştur.
Maveraünnehir/Türkistan Rönesansı 700-1200
700-1200 yılları arasına Maveraünnehir merkezli Türkistan coğrafyası Rönesansı, Avrupa’dan 600 yıl önce yaşamaya başlamıştır. Uluğ Türkistanlılar diller ve dinler ile hemhal olmuşlardı. Zerdüştilik, Manicilik, Budacılık, Nesturilik, Süryanilik, Hinduizm, Müslümanlık ve Yahudilik dinleri ve dilleri ile tanışık olan Türkistanlılar tüm bu dinsel çeşitlilik ve zenginlikten tasavvuf (sufizm) çizgisini geliştirmişlerdi.
Karahanlılar ve Selçuklular (NizamülMülk, Nizamiye Medreseleri) İslam Medeniyetine Medrese kurumunu kazandırmışlardı.
Maveraünnehir’den İran coğrafyasına, Horasan’a sıçrayan kültürel enginlik ve etkileşim ikliminde Türkler NizamülMülk ve Gazzali ile İslamiyet’in uygulama kodlarını kitaplaştırırken, aynı coğrafyada neşet eden Hacı Bektaş-ı Veli gibi Horasan Erenleri de Tasavvuf düşüncesini Türklere has olacak şekilde geliştirmişlerdi.
Türkistan/Horasan – Endülüs Sentezi
Türkistan/Horasan Tasavvufu ardından Anadolu ve Rumeli’ne sıçrayarak Demir Baba/Sarı Saltuk/Yunus/Mevlana/Hacı Bektaş çizgisine ilaveten Endülüs’ten hicret eden İbnül Arabi ile mücadeleci de bir kimliğe bürünecek, kolonizatör Dervişler her iki kıtayı da tekke, zaviye ve dergahlarla şenlendirerek hem müteşebbis hem de mütefekkir olmanın birlikteliğini yaşatacaklardır.
Mütekamil Medeniyet Çizgisi: MMM ve Türklerin Genetiği
Maveraünnehir, Mezopotamya ve Menderes nehirlerinin; Nil’den Tuna’ya… Nil’den Ceyhun’a, Ceyhun’dan Yamuna nehrine; coğrafyaların alüvyonlu topraklarının meydana getirdiği zengin kültürel birikim Türklerin genetiğine işlemiştir.
Anadolu, inananların sığınağı; merhamet ve muhaceret toprağı olmuştur her zaman. Kapadokya yeraltı kiliseleri ile inananları bağrına basan Anadolu, 1492’de Endülüs Yahudilerini, 1800’lü yıllarda ise Balkanlar ve Kafkasya’dan sürgün edilen Müslüman Muhacirleri bağrına basmıştır.
81’i camii olmak üzere Osmanlı diyarlarını 375 mimari eser ile mamur eden Mimar Sinan; İslam Medeniyetinin coğrafyalarını, topraklarını nurlarla donatan bir Anadolu mümini ve dehasıdır.
Hindistan’da Yamuna nehri kıyısında İslam Medeniyeti’ni temsilen Babür Türk İmparatorluğu tarafından inşa edilen Tac Mahal Türbesi ile, Edirne’de Meriç Nehri civarında Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mimar Sinan tarafından inşa edilen Selimiye Camii; UNESCO Dünya Mirası Listesinde birbiri ile yarışmaktadırlar.
Semerkant, Buhara, Kaşgar Camileri; İstanbul’un Selatin Camileri, Ayasofya Kilisesi/Camii, Hazar Sinagogları, Rumeli Tekkeleri, türlü türlü inançlarda kimliklerini dile getirmiş Türklerin, Medeniyet yolculuklarındaki Mütekamilliğin apaçık suretleridir.
D5 / DİL
Tefekkür Medeniyetimiz – 6 : Diller
İÇİNDEKİLER
ÖZET
- DEVLETLER VE DİLLER
- TÜRKÇE, BİR RÜYANIN GERÇEK OLMASIDIR.
- YABANCI DİL VE EĞİTİMİ
- FİLOLOJİ
- DOĞU DİLLERİ – BATI DİLLERİ
- TÜRKİSTAN’IN DİLLERİ
- İLBER ORTAYLI’dan – FİLOLOJİ
ÖZET
Türkler’in en zengin kültür hazinesi dilleridir. 3000 yıllık siyasi tarihleri boyunca Türkler diller, devletler ve dinler konusunda son derece zengin bir birikime sahip olmuşlardır.
Taş yazıtlar, el yazmaları bu zengin dilimizin hazineleridir.
Türk dili ve düşüncesi, 700-1200 yılları arasında tefekkür açısından dünyanın en açık bölgesi olan Türkistan coğrafyasında, mayalanmış, kadim yabancı diller ( Farsça, Arapça, Çince, Hintçe) ile etkileşerek, dünyanın en zengin bir dili haline gelmiştir. İnternet Düşünürü Nicholas Negroponte’nin bu konudaki tespitleri kayda değerdir.
Türkistanlıları, Çinlilerden ve Araplardan ayıran en önemli nokta, birden fazla dil bilmeleriydi. İnsanı şaşkına çevirecek sayıda farklı dilin ve alfabenin bulunduğu bir ortamda yaşamayı olağan kabul ediyorlar ve hangisine gereksinimleri varsa o konuda uzmanlaşmayı başarıyorlardı.
Yeni bir din taşıyan Arap orduları gelince, bazı görevlilerin ve entellektüellerin neler sunduğunu görmek için Arapların garip dilini öğrenmeleri son derece doğaldı. Ardından klasik Yunancadan tercüme edilmiş yazılarla tüccarlar gelmeye başladılar.
Çoğunlukla Hrıstiyan Arapların tercümeleri Orta Asya’daki bilim ve felsefeye yeni fikirler getiren çalışmaları oluşturdu. Zaman içinde halk bu konularda uzmanlaşacak ve eski Yunan akıl hocalarından daha ileriye gideceklerdi.
Türkistan coğrafyasından, Akdeniz/Beşdeniz coğrafyasına (Anadolu, Rumeli, Mezopotamya, Nilboyları, Afrika) sıçrayan Türk tefekkürü/düşüncesi; Türkistan’daki dinamizmini bu bölgelerde tekrar edememiş ve Türkler fethettikleri toprakları koruma güdüsü neticesinde, düşünce , yabancı diller ve yabancı kültürler konusundaki ilgilerini kaybetmişlerdir.
Bu ilgisizlik ve dışa kapalılık halen devam etmektedir.
75 ülke topraklarında hakimiyet sağlayan Türkler, bu ülkelerin dilleri ile ilgili de zengin bir birikime sahip olmuşlardır. Fakat bu zenginlik atıl durumdadır; kullanılamamaktadır.
Türkistan topraklarındaki altın dönemde yazılan Türkçe’nin ilk sözlüğü Divan-ı Lügat it Türk, Arap alfabesi ile yazılmıştı. 1928 alfabe değişiminden sonra da bu sözlüğü okuyamaz olduk.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde Türkler üzerine konulan ipotekler, Türklerin dış kültürlere olan ilgilerini hedef almış ve ayrıca, binlerce yıldır kullanılan ve zenginleşen alfabenin, yazı dilinin terkedilmesi, kelime hazinesini de fakirleştirmiştir.
Böylece hem içeride hem de dışarıda kıskaça alınan kültürümüz; dilimizi de kısırlaştırmıştır.
Türkler bulundukları coğrafyalardaki dilleri baskı altına almamışlar fakat alıntı ve verinti zenginliğini önemsemişlerdir.
Hedefimiz; filolojik ilgiyi çoğaltarak, yabancı ülkeler ve kültürlere turistik bakışların haricindeki, tefekkür ve düşünce ile yönelerek, Batı’nın gerçek üstünlüğü olan FİLOLOJİ ve FELSEFE’de derinleşmektir.
Hazindir ki sözkonusu üstünlükler, Medeniyetimiz’in özünde yer almasına ve Medeniyetimiz bir Tefekkür Medeniyeti olmasına rağmen, diller ve düşünceler konusundaki üzerimizden atamadığımız kısırlık ve kısıtlılıklar; bizleri küçük dünyalara mahkum etmiş ve özümüzdeki Oğuz Kağan misyonunun, denizler ve ırmaklarından yoksun bırakmıştır.
1C / COĞRAFYA
Türk Düşünce Tarihi -4: Tefekkür Medeniyetimizin Coğrafyaları, Havzaları
ÖZET
Tefekkür Medeniyetimizin ilk kadim kavramları Altaylar’daki Yenisey Havzasında (Sibirya, Rusya) MÖ 3000’lerde oluşmaya başlamış, oradan Orhun Havzası’na (Moğolistan) ve ardından MÖ 1000’li yıllarda biriken 2000 yıllık kültür ve medeniyet Sarı Nehir Havzası’ndaki (Çin) Ordos bölgesine geçiş yapmış ve burada ilk Çin Devleti olan Çu Devleti’nin fikriyatını oluşturduktan sonra ilk Türk Devleti olan Hun Devleti MÖ 200’lerin başında Oğuz Kağan tarafından kurulmuştur.
Türkistan vahalarına (Turfan, Kaşgar, Yarkent, Kuça, Hotan) doğru yol alındığında ise MS 1000’li yıllarda Kaşgarlı Mahmud ve Yusuf Has Hacip’in eserleri ile günyüzüne çıkacak medeniyet oluşumuna başlanmıştır.
Batı’ya olan yolculuk bu sefer Maveraünnehir – Büyük Horasan – Hazar Havzaları ile devam etmiş;Türk kültürünün büyük mütefekkirlerinin yetiştiği 700 -1100 yılları arasında altın çağ yaşanmış; kadim kavramlar İslamiyet ile daha da zenginleşmiştir.
Kadim Yolculuğumuzdaki en son Rumeli durağından önce Beş Deniz ile çevrelenen bölgeye ulaşılmış ve Anadolu, Mezopotamya, Nil boylarına erişilerek, taa başlangıçta Oğuz Kağan tarafından çizilen Cihan Devleti
“Güneş bayrak olsun, gök çadır”
misyonu; Rumeli merkezli olarak gerçekleştirilmiş, Avrupa, Asya, Afrika kıtalarında hakimiyet tesis edilmiştir.
Eski dünya/Dünyanın ortası
Akdeniz bölgesi; Akdeniz’i çevreleyen bölge.
- MÖ 10/MÖ 3.by – 5.yy : Nil-Amuderya bölgesi
- MÖ 5 – MS 5.yy : Bereketli Hilal
- MS 700 – 1200 : Darül İslam
Batı hegemonisi; hegemonisine Doğu’nun ortasını, Orta Doğu’yu esas almıştır.
Medeniyetimiz ise, dünyanın ortasını esas almıştır. Bu orta da, Akdeniz’dir.
Eski dünya’nın ortasıdır; Akdeniz, Mediterranea.
Medeniyetimiz, Eski Dünya’nın; Sarı Nehir – Orhon – Amuderya – Nil – Akdeniz bölgelerinde şekillenmiştir.
- Doğu Asya (Karakurum, Karabalsagun, Orhun, Ötüken),
- Orta Asya (Turfan, Kuça, Kaşgar)
- Güney Asya ( Yeni Delhi, Pencap, Lahor, Agra),
- Maveraünnehir (Semerkant, Buhara, Hive),
- Horasan (Tus, Nişabur),
- Nil (Kahire, İskenderiye) Ve
- Akdeniz (Selanik, Cezayir) ;
İslam Medeniyetimiz, Akdeniz havzasında büyümüş, İspanya’dan Çin sınırlarını da aşarak genişlemiştir.
Maveraünnehir – Endülüs arasındaki bölgenin tam ortasında Nil nehri yeralmaktadır.
Maveraünnehir – Çin arasındaki mesafe de Mavera- Endülüs arasındaki mesafenin aynısıdır.
Gözüken odur ki; dört tarafı denizlerle çizgili egemenlik alanlarımızın sınırları Doğu’da Pasifik Okyanusu, Güneyde Hint Okyanusu; Kuzeyde Karadeniz Batı’da ise Akdeniz ile çevrilidir.
Oğuz Kağan’ın “daha çok denizler, daha çok ırmaklar” mirası gerçek olmuştur.