HomeMAINUnutulan Tarihimiz: Göbeklitepe

Unutulan Tarihimiz: Göbeklitepe

 

Doçent Doktor Haluk Berkmen Beyefendinin Göbeklitepe ile ilgili 7 numaralı videosunu izlediğimizde unutulan tarihimiz genel başlığı altında izlenimlerimi  sizlerle paylaşmak istiyorum. Göbeklitepe Küçük Asya‘da bulunan bir yerleşim yeridir ve Haluk Bey’in bahsettiği yorumladığı özellikleri ile çok açık ve net bir şekilde bizlere gönderdiği adres Büyük Asya‘dır ve burada yerde hayvanların tasvir edilmiş olması kaya kabartmalarında üç boyutlu olarak hayvan tasarımlarının yapılmış olmasının aslında güneş ve ay ile simgelenen gök teolojisi ile bir bağlantısının olduğunu düşünüyorum. Ortada insan vardır. Bu da Bilge Kağan‘ın Kültigin yazıtında ifade edilen yer gök insan dizgesinin sistematiğinin bir tezahürüdür.

Gökteki simgeler olarak güneş ve ayı izlediğimizde Haluk Bey bunun daha sonra Küçük Asya‘da Hititlere geçtiğinden söz etmektedir. Çok enteresan bir veridir. O zaman kültürde bir süreklilik söz konusudur. Dikkatimi çeken bir diğer konu ise dil ile ilgili olarak dile getirilen bağlantıdır. Hititlerin dilinin Ural Altay kökenli olup daha sonra Hint Avrupa dilleri ile de birlikte bir senteze ulaşıldığı gerçeği de aslında aslında Haluk Bey’in açıkladığı tarzıyla Hititlerin de Büyük Asya kökenli olduklarına ilişkin sağlam bir tezdir. Çünkü Göbeklitepe Büyük Asya‘dan oraya gelen insanların yerleşimi.

Haluk Bey’in bahsettiği hayvanların açıklanması da aslında bizlere gelecek zamanlara o zamandan bu zamanlara çok net mesajlar hayvanlar üzerinden verilmiştir. Bu da çok enteresandır. Çünkü Asya’daki yaşantı hayvanlar üzerinden gerçekleşmektedir. Türklerde,12 yılda bir değişen her bir yılın bir hayvana atfedilmesi de daha sonra bu özellik Çin takvimi şeklinde isimlendirilmiştir aslında Türk takvimidir. Bu da çok enteresan bir bağlantıdır. Buradaki bağlantıların da araştırılması önem kazanmaktadır.

Liderlik konusuna gelince, Asya’da önemli olan liderlik tarzında bir yaşam idi ve Göbeklitepe’deki tapınaklarda sürekli olarak liderler kendilerini simgelemişlerdir ve burada da hayvanların özelliklerini kullanmışlardır. Haluk Bey’in bu yaklaşımıyla birlikte çok özgün bir yaklaşım ve biz de kendi küçük Asya’daki yaşantımızı kendi içinde dönen bir fasit daire tarzında değil ama büyük Asya ile olan bağlantısı tarzında coğrafya ve dil üzerinden Ural Altay dilleri üzerinden tanımlamak durumundayız.

Şu an bu gerçeklerden kopuk olmuş olabiliriz ama bu yakın bir zaman içerisinde bu bağlantıların eğitim sistemiyle kurulması önem kazanmaktadır.  Göbeklitepe gerçeği binlerce yıl sonra ortaya çıkmıştır ve bütün tezleri çürütmüştür. Demek ki hiçbir şey toprak altında kalmamakta, her şey bir zaman sonra gün yüzüne çıkabilmektedir. Haluk Berkmen Beyefendi’ye de görüşlerini açıklıkla dile getirmesinden ötürü müteşekkir olmamız lazımdır.

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular