Kıbrıs konusunda önerilerimizi şu şekilde geliştirebiliriz.
Madde 1. Vatan toprağı kiraya verilmez, verilemez. II. Abdülhamid, vatan toprağını sözleşme ile ve süre sınırlaması, kaydı olmaksızın diyelim ki mesela 10 yıl, 30 yıl, 50 yıl, 100 yıl tarzında bir süre sınırı olmaksızın kiraya vermiştir. Süre yoktur anlaşmada. Çinliler ise Hong Kong’un bir kısmını İngilizlere kiraya verdiklerinde anlaşmaya 100 yıl şartını koymuşlar ve 2 Temmuz 1997’de Hong Kong’u geri almışlardır. Kıbrıs ise 1878’de İngilizlere kiralanmış, 1914 yılında da Birinci Dünya Savaşı başlayınca İngilizler gelip orayı “Siz Almanların yanında savaşa girdiniz” diye işgal etmiştir. Yazık.
Madde 2. Şimdi Kıbrıs’la ilgili olarak 1974 harekâtı ile biz Kıbrıs’ı barış adasına çevirdik. Şu an adada hiçbir olay yok. Rumların yaptığı katliamlara adada geçit yok. Barış pozisyonunda biz adayı üniversitelerle doldurduk. Pozitif bir gelişme. Üniversitelerle dolu olduğu için Kıbrıs’ı biz düşünce adasına çevirmemiz lazım. Yunanlılar, Rumlar filozoflarla, felsefecilerle onları yetiştirmiş olmakla çok övünürler. Fakat hali hazırda Yunan davranışlarının hiçbir şekilde o zamanki Aristoteles, Platon, Sokrates gibi filozoflarla alakası yoktur. O halde bu fonksiyonu biz kendimiz üstlenmeliyiz ve Kıbrıs’ı bir düşünce adasına çevirmeliyiz. Ne manada? İşte üniversiteler orada, mesela Antalya’da yapılan Diplomasi Forumu bir girişimi, proaktif politika izleyerek Kıbrıs’ta düzenlemeliyiz.
Madde 3. Bugün Çin Cumhuriyeti (Tayvan) tanınmayan bir devlettir, güneyinden kuzeyine 350 kilometre yol uzunluğu olan ki orayı ben 3-5 kez işim gereği ziyaret ettim. Nüfusu da 24 milyondur. Küçücük bir adada, tanınmayan bir devlet ama dünyada teknoloji konusunda bir dev ve Çin’in kalkınmasının altında yatan da aslında Tayvan’dır.
Tayvan nedir? Tayvan Japon işgali altında kalmıştır 50 yıl. Japon aklı var. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikalılar tarafından uydu yapılmıştır. Adanın Halkı Çinli. Çin Halk Cumhuriyeti’nin gözünde de Çin toprağı orası, Çin ülkesi. Üç tane akıl Japon, Amerikalı, Çin birleşiyor. Çok önemli ve bir senteze ulaşıyorlar. O zaman bizim de Kıbrıs Adası’nda yapmamız gereken dünya akıllarını orada birleştirmek ve onları ürüne dönüştürmektir. Ürün böyle sadece turizm ile olmaz, ama orası harika bir Silikon Vadisi benzeri, Kıbrıs Barış Adası yapay zekâ geliştirme merkezi olmalıdır.
Madde 4 Kıbrıs Türk’tür ve her zaman Türk olarak kalacaktır. Bu konuda hiçbir şüphemiz yoktur. Savaş da Kıbrıs’tan başlayacaktır. Orası net. Yani bu savaş Kıbrıs’tan başlayacaktır ama biz orada hiçbir şekilde geri adım atmayacağız.
Madde 5. En önemli olan maddeyi söylüyorum, benim açımdan. Kıbrıs Afrika’nın kuzeyindedir. Koca Afrika kıtasının kuzeyindedir ve Kıbrıs’ta okuyan Afrikalı öğrenciler var. Bizim yapmamız gereken Kıbrıs’ı bu konuda üs olarak kullanmalıyız. Ben Kahire’deydim. Uçağa bineceğim. Alanda bekliyorum. Arkamda Afrikalı kızlar, gençler, çocuklar İngilizce konuşuyorlar. Arkadaşına diyor ki. “Sen Türkçe biliyor musun” “Yo yo ben öğrendim” diyor kendine güvenerek. Afrikalılar Türkçe öğrenmek istiyor. Çünkü onlar zaten İngilizce, Fransızcayı biliyor. Kabile dillerini biliyorlar. Biz onlara kolaylıkla öğretebiliriz. Malta adasının İngilizce öğretim merkezi olmasına benzer şekilde, Afrika’yı Türkçe dilinin öğretilmesi konusunda uluslararası bir merkez haline getirmemiz lazım. Kimlere? Özellikle Afrikalılara. Afrika’nın nüfusu şu an 1 milyar. 75 sene sonra ise nüfus 4 milyar olacak. Asya’yla nüfusu eşitlenecek. Bizim en büyük gücümüz dilimizdir.