HomeMAIN40 bin yıl önce Baykal-Güney Sibirya, 12 bin yıl önce Göbeklitepe

40 bin yıl önce Baykal-Güney Sibirya, 12 bin yıl önce Göbeklitepe

 

Prof Dr Semih Güneri

Paleolitik: Baykal Gölü-Güney Sibirya

Postlar, koruyucular, koruyucu bir şey gibi var. insan derisini koruduğu görünüyor. Ve bunun çeşitli formları var. Nereden biliyoruz bunları? Dikkat edin, dikkat edin. Katerina Lipnina‘nın, bulduğu sayısız delilleri var. Deliller böyle küçük küçük böyle parçalar halinde. Mamut,  bir şeyinden, kemiğinden, dişinden yapılan giysiler vardı. Burada başlığında tutun montundan, mantosundan, pantolonundan, ayakkabısından yani en öncesinden en sonuna kadar , göstermişler. Yani onları hocalarımız onlara bakarak acaba bunlar nasıl bir modayı temsil ediyor diye. O slaytlar burada var. Ama şimdi oradan çıkarmak şu an için zor olur. Anlatabiliyor muyum? Bir moda çıkmış. Yani bu muhteşem bir moda. Şimdi hayvanların, farklı hayvanların postlarını almışlar. Farklı hayvanların , derilerini, şekillerini almışlar, onları birleştirmişler ve sadece bir ihtiyaç değil aynı zamanda bir estetik ortaya çıkartmışlar. Yani yaratmışlar. Yani bir postun kafasına böyle bir şey yapmış. Ondan sonra  diğer malzemelerin renklerine göre böyle böyle dalgalı dalgalı işler yapmışlar ve aynı zamanda bir moda yaratmışlar.

Tarih nedir? Türk kültürünün tarihi, belki dünyanın tarihine uygun düşünürsek 40.000 yıl önce. 40.000 yıl önce. 40.000 yıl önce. Şimdi şöyle bir soru gelebilir bana. Ya sadece orada mı var 40.000 yıl önce? İğne orada mı? Evet orada var. 40.000 yıl önce ortaya çıkmış ve bir moda yaratmış. İhtiyaçtan doğuyor tabii. Ham madde var mı? Var. Mamut dişi var, hayvan dişi var, hayvan derisi var. İhtiyaç var mı? Merak etmeyin. Çünkü -40 derece -50 derece mertebesinde uzun dönemlerin dünyanın hiçbir yerinde, Asya’nın hiçbir yerinde insan yok. Merkez’de bir yerleşim yeri olduğu orada bir sıkışma bir alan var. Oradan 500 metrede rahatlıkla bir süre kalabilirsin.

Eh, şimdi işte bu insanlar oraya yerleşiyorlar ve orada bir teknolojiye başlıyor. Hemen şöyle bağlayacağım dikiş iğnesi konusunu. Dikiş iğnesi bu modern dediğimiz Avrupa’ya Yakın Doğu’ya yani Türkiye’den söyleyeyim. Kafkasya’ya ne zaman geliyor? Neolitik‘te geliyor. En az kaç? 35.000 yıl sonra geliyor. 35.000 yıl sonra geliyor.

Hatırlayın, örneği alalım. Yine Avusturya, üst Paleolitik çağda bulunanlar. Adam şu anda bir keçi postu var, Arkada bir keçi postu var. Bacaklarından, kollarından bağlanmış, şuralardan tutturulmuş bir şeylerle. Yani buradan özellikle söylüyorum. Adam böyle bulunuyormuş orada. Yani vurulmuş, sağlam bir durumda, çocuk değilmiş. Şimdi ona bakıyoruz, onun resmini koyuyoruz. Bakın, posta o kadar. Ama öbür tarafta moda var ya. Moda var. Yani tepesindeki külahtan ayağındaki bota, elindeki terazilere kadar. Muhteşem bir şey. Arada otuz beş bin yıl fark var. Bu çok önemli. Yani benim için önemli. Yani bağımlı, bağımsız işte, ne oldu diye falan filan. Bu teknoloji var. Başka bir teknoloji var. Başka şeyler de var. Orada uzatıp konuşabiliyoruz. Evet. Sorusu olan varsa, buyursun lütfen.

Bizde geldiği yer boncuklu tarla mı hocam? Bahsetmiştiniz ya, iğneler, kemik iğneler, boncuklu tarla demiştik.

Yok, boncuklu tarlanın, yok. Nereye geldik? İğneler. Boncuklu tarlanın tarihi milattan önce on binlerdir. Bizim söylediğimiz oturmuyor yani. Boncuklu tarlada bile yok. Yani boncuklu tarlanın dediği Göbekli Tepe var ya, orada bir bakın. kültürü, değişmiş bir kültür. O temel molozlar, bunlar aslında hakikaten ilginç. O inanış kalıntısı. Fakat İngiltere’de yok oralarda. İğne ne oldu yok. Ondan beş bin yıl sonra geliyor. Yani ucu delinmiş dikiş iğnesi konusu, benim için çok önemli. Yani belki de fazla kafaya taktığım için ama, bir teknolojik yenilik de var. Daha erken, daha şeyde, geç dönemde. Ancak, Neolitik dersem, yine Neolitik döneme yani yedi bin, sekiz bin öncesinde bakarsak, onlara bulaşır. Yani söyleyebiliriz teknoloji elinde bulunan, her zaman üstünde düşünülen farklı kuşaklardan değil midir? Biz insanlar ne zaman teknolojiden uzak kalmış ihtiyacı duymuştur diye düşünebiliriz? Kesinlikle diyebiliriz, kesinlikle. Şimdi hep şunu söylüyoruz. ihtiyaç teknolojik icatlardan niye çıkar? Bir ham madde varsa, yani ilgili hangi şekilde ham madde diye, taş vardır, değil mi? Taş. Bunların burada çapmak, falan filan var. İhtiyaç, acayip ihtiyaç var. bir Neanderthal adamını, Homo Sapiens adamına, yani bizim devamımız, bizim atalarımızı yan yana koyduğumuz zaman, belki bir düşünce farklılığı olan ama normal bir şey. Normal koşullar.

Burada aynı tür insan türünde bir yerde eğer ihtiyaç varsa, ham madde varsa yapılıyorsa bir başka yerde ham madde daha fazla var ve ihtiyaç daha fazla varsa yapılmıyorsa o zaman oturup düşünmek lazım. Bu teknoloji niye burada gelişmiyor? Burada gelişmiyor, orada ben bilmem. O öyle bir şey değil. O başka bir olay. Çok farklı bir şey. Yani o bölgenin bu güzel teknolojileri bir uzaylı teknolojisi olabilir mi acaba? Neden? Yani bunun içinde bir şey var. Yani bu niye , yani bunu taşıma ihtiyacı yaşanmıyor, değil mi? Çünkü ne kadar güzel bir buluş olsa da güzel bir şey ama neden gelişme ihtiyacı var orada? Değil mi? Yani orada yaşayan insanların düşünce yapısında mı sorun var? Evet, sorgulamamız lazım. Onları etkileyen bir şey, bir şey olmalı. Ya ortadaki bir ihtiyaç mı, bir sürü mü, yani nedir?

Şimdi şöyle, bu aslında çok kolay bir şey değil. Yani her şeyi de bilmek zorunda bulunuyor değilsiniz. Aslında hiçbir şey bilmiyorsunuz yani. Hiçbir şey bilmiyoruz, sadece var olanı görüyoruz. Aa ne güzel bir taş kap, taşı oymuşlar şöyle. Ben yeni gördüm bu güzel kapları. Taş, şu kadar taş. Taşı örmüş. İncecik işler de böyle kap yapmış. Şimdi , bu bunu bu kadar mı biliyoruz? Tamam. Ve onları da görmüşler. Evi görmüşler. Yani ev gömülü ev. Yani ev gömülü. İnanç var. Yani bu bir şey. Olağan bir şey var. Yani bir öteki dünya tasavvurları kafasında yerleşmiş bir toplum orta burada. Ama kuruyor, gömülüyor, kuruyor, gömülüyor ve bütün kapları gördükten sonra özellikle kuruyor ve o toplantılar filan hep gömülüyor. Onun için sağlamlık burada. Gömülüyor. Toprak atıyor, moloz atıyor, taş atıyor, bilmem ne atıyor. Gömülüyor ve oranın işi bitiyor. Hadi başka bir yere, başka bir yere, başka bir yere. Bunu anlamak mümkün değildir.

Neolitik: Göbeklitepe

Ama şu var. Şu var. bir  kültür, yüksek bir kültür düşünüyoruz. Göbeklitepe kültürü. Göbeklitepe‘nin sanatı ve kültürü yüksek bir kültür. Gerçekten yüksek. İnanılmaz bir şey. Yani 25-30 tonluk taşı 3 kilometre, yani 1 kilometre 500 metre bile olsa onu getirir burada sürükleyip ondan sonra onu yoğurur. Arkadaş ellerinde şu kadar küçük bunlardan var, çakmaktaşı var ya, çakmaktaşı var ya.

O monolit, o üstündeki alet nasıl kuruluyorsun? Nasıl yapıyorsun? O üstündeki hayvan kabartmalarını nasıl işliyorsun ve onun statiğini nasıl hesaplıyorsun arkadaş? Yani onu sürükleyip getirdiğin bir şekilde. Tekerlek yok, bilmem ne yok, yuvarlayıp getirdin. Tamam, güzel. Ve onu oraya nasıl oturtuyorsun, nasıl hesaplıyorsun? Bir tane, beş tane değil bir sürü yani. Orada en az 12 tane Tapınak kompleksi var orada.

Şimdi soru şu. Yani benim aklıma hemen gelen şu. Ya “ah ne güzel yapmışlar.” filan o ayrı mesele. Bir sanat, yüksek bir sanat düşünelim. Yüksek bir sanat, Osmanlı camisi düşünelim. Erken Osmanlı camisi düşünelim, doğru mu? Cami mimarisi düşünelim. Bu birdenbire ortaya çıkmadı, değil mi? Bunun evvelinde Selçuklu mimarisi var. Selçuklu mimarisinden önce ne var? Bizans mimarisi var. Osmanlı Bizans kültürünü devralmış. Doğu Roma kültürünü devralmış bir farklı. Ve bir ilişki var. O cami kümbetlerini düşünelim. Yani Orta Anadolu’da, Kayseri’de, Konya’da, Nevşehir’de bir sürü kümbet var, Erzurum’da da. O kümbetlerin bir gelişimi var, değil mi? Yani o gelişimi biz izliyoruz. Ve bunun en erken örneklerini nerede? Yani kümbetlerin bir ilişkisi var. Çünkü kültürler devreder. Hangi kültür baskınsa o alır, devam eder. Kültürler ortaya çıkıyor. Ondan sonra Osmanlı, muhteşem bir muhteşem gerçekten. Göktürk yazıtlarından Osmanlı’nın son döneminde dönemlerinde var. Yani şudu budu ama kültür devralma şeyi var. Göbeklitepe‘de öyle değil mi? Göbeklitepe‘de o per monolitler, tapınak kompleksi, onların üstü örtülü. Ha şimdi boş duruyor ya. Onların üstünü bir şekilde örtülü, çatır bir şeyi var, sistemi var. Onu da bilmiyoruz nasıl olduğunu. Dikme bunlar tutuyor. Bir şekilde ağaçtır, balıktır başka bir malzeme midir, nedir? O bir şekilde orada duruyor. Bu sistemi Göbeklitepe‘de gelişmiş kültür sanatının öncesinde bilmiyoruz biz. Ama arkeolojik araştırma yöntemlerinde şu var. Gelişmiş bir kültür tek başına ortaya çıkmışsa eğer, oldukça gelişmişse onun arkasında bir gelişme süreci olmak zorundadır. Bir gelişme süreci olmak zorundadır. Göbeklitepe yüksek kültürünün sanatının bir erken evre gelişme süreci olmak zorundadır. Bunu biz bilmiyoruz. Bunu bilmiyorsak hiçbir şey bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz. Orada bir teknolojinin oraya gelip o kültüre ateş getirdiğini. Bende doktor arkadaşlarım kişi o kültürde ne yapıyordular diye soruyorum. Ve o zaman çok güzel sağ olun.

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular